Yolda Karşılaşan Hayatlar

 

Yolda Karşılaşan Hayatlar

Türkiye’nin muhteşem doğal güzellikleri arasında bir yolculuğa çıkan iki genç ve güzel kadın, Neşe ve Zeynep, doğu illerinden geçerken arabalarının bozulmasıyla birlikte kendilerini bir maceranın içinde bulurlar. Gün batımına yaklaşırken, ıssız bir yol kenarında durmak zorunda kalmışlardır.

Neşe: "Of, Zeynep, burada ne yapacağız şimdi? Telefon çekmiyor bile."

Zeynep: "Telaşlanma, Neşe. Bak, uzaktan bir tır geliyor. Belki yardım ederler."

Tır yavaşça yanlarında durdu. Kabinden aşağı inen genç adam, ilk bakışta tüm dikkatleri üzerine çekti. Genç, yakışıklı ve karizmatikti. Üzerinde tişört ve kot pantolon vardı, gözlerinde ise bir sıcaklık.

Bahtiyar: "Merhaba hanımlar, bir sorun mu var?"

Neşe: "Evet, arabamız bozuldu ve ne yapacağımızı bilemiyoruz."

Bahtiyar durumu hızla değerlendirdi. "Ben Bahtiyar. Arabanızı tıra yükleyip sizi İstanbul'a götürebilirim. Ne dersiniz?"

Zeynep: "Bu harika olur. Teşekkür ederiz."

Neşe: (fısıldayarak) "Zeynep, bu adam bize malzeme çıktı. Yol boyunca biraz eğleniriz."

Bahtiyar, profesyonelce arabayı tırın arkasına yüklerken Neşe ve Zeynep, birbirlerine bakarak gülümsediler. Yolculuk başlarken, Bahtiyar'ın arka planı ve yetenekleri hakkında hiçbir fikirleri yoktu.

Tırın içinde geçen ilk saatlerde Neşe ve Zeynep, Bahtiyar'ı hafif alaya alarak sohbete başladılar. Neşe, güzelliğine güvenerek biraz da cilve yaparak konuşmaya başladı.

Neşe: "Bahtiyar Bey, yolda ne tür müzikler dinlersiniz?"

Bahtiyar: "Genelde klasik müzik ve caz dinlerim. Ama bazen modern müzik de hoşuma gider."

Zeynep: "Gerçekten mi? İlginçmiş. Pek de beklemezdim."

Neşe: "Evet, biz genelde pop müzik dinleriz. Mesela şu an arabada Tarkan’ın şarkıları çalardı."

Bahtiyar gülümseyerek yanıtladı. "Tarkan’ı ben de severim, özellikle eski şarkılarını."

Neşe ve Zeynep, Bahtiyar'ı hafif hafif alaya alarak sohbeti sürdürdüler. Bu sırada Bahtiyar, telefonunu açtı ve bir Zoom toplantısına katıldı. Onları daha da şaşırtan şey ise toplantı sırasında İngilizce, Fransızca ve Almanca konuşuyor olmasıydı. Neşe ve Zeynep gözlerine inanamadılar.

Neşe: (sessizce Zeynep'e) "Şu işe bak, adam üç dilde konuşuyor!"

Zeynep: "Vay be, hiç böyle birini beklemiyordum."

Bahtiyar toplantısını bitirip telefonu kapattığında, Neşe ve Zeynep hala şoktaydılar. Artık Bahtiyar'a bakış açıları tamamen değişmişti. O sıradan bir tır şoförü değil, zeki, kültürlü ve yetenekli biriydi.

Yolculuk boyunca Bahtiyar, Neşe ve Zeynep’e hem Türkiye'nin güzellikleri hakkında bilgiler verdi hem de kendi yaşamından ilginç hikayeler anlattı. Neşe, Bahtiyar'a hayranlıkla bakarak konuşmaya devam etti.

Neşe: "Bahtiyar, bu kadar dil biliyorsun. Nasıl öğrendin?"

Bahtiyar: "Üniversitede yabancı diller okudum. Sonra yurtdışında çalıştım bir süre. Aslında bu işi yapmamın nedeni seyahat etmeyi çok sevmem."

Zeynep: "Buna inanamıyorum. Gerçekten etkileyici."

Yolculuk sırasında Neşe ve Zeynep, Bahtiyar'a karşı daha fazla ilgi duymaya başladılar. Onun hikayelerini dinlerken, içlerinde oluşan saygı ve hayranlık giderek büyüdü.

Bahtiyar, yolculuk sonunda İstanbul’a ulaştıklarında Neşe ve Zeynep’e veda ederken, gülümseyerek onlara el salladı.

Neşe: "Bahtiyar, seni tanıdığımız için çok şanslıyız. Umarım tekrar görüşürüz."

Bahtiyar: "Ben de sizinle tanışmaktan çok memnun oldum. İstanbul'da da görüşürüz umarım. İyi yolculuklar."

Bahtiyar’ın tırı yavaşça uzaklaşırken, Neşe ve Zeynep, bu maceranın kendilerine kattığı değerleri düşündüler. Hayatın sürprizlerle dolu olduğunu ve her anın kıymetini bilmek gerektiğini bir kez daha anladılar.

Görseller:pexels.com.tr