Öğretmeni Anlamadan Eğitimde Sıçrama Yapamayız
Öğretmeni Anlamadan Eğitimde Sıçrama Yapamayız |
Milli bir dava olan maarif davamızda başarılı olmak ve
çocuklarımıza güzel yarınlar bırakabilmek için çok çalışmamız gerekmektedir.
Özellikle bu konuda eğitimcilerimize büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Ancak
öğretmenlerin görev ve sorumluluklarının dışında toplumun tüm kesimlerinin de
üzerine düşen bazı görevler vardır. Özellikle de öğretmenlerin gerektiği gibi
anlaşılması bunların başındadır. Bundan dolayı yazımın başlığını öğretmeni anlamadan eğitimde sıçrama
yapamayız şeklinde belirledim.
Eğitim öğretimde özlenen başarıyı sağlamak için
yapılacakları düşündüğümüzde ilk etapta öğretmenlerimize gözümüzü dikiyoruz ve
öğretmen kalitesini yükselterek eğitim öğretimde sıçrama yapabileceğimizi
düşünüyoruz. Oysa yapılan araştırmalar öğretmenlerin eğitim öğretimdeki
paylarının sadece yüzde otuz olduğunu göstermektedir. Eğitim öğretim
faaliyetlerinde öğretmen dışındaki paydaşları ve eğitim öğretimin teknik
boyutunu gözden kaçırıyoruz.
Eğitim öğretim denilince akla ilk öğretmenlerin
gelmesi öğretmenler adına sevinilecek bir durumdur. Demek ki, toplum nazarında
öğretmenlik mesleği hala saygınlığını korumaktadır. Fakat öğretmenlik mesleğinin
geçmişte olduğu gibi yegane bilgilenme kaynağı olmaktan çıktığını da gözden
kaçırmamak gerekmektedir.
Öğretmenlik mesleğinin dışarıdan fark edilmesi zor
olan bazı hususiyetleri vardır ve bu incelikleri ancak öğretmenler anlayabilir.
Eğitim öğretimde sıçrama yapmak istiyorsak, öğretmenleri öğretmenlerin gözünden
anlamak zorundayız.
Günümüzde belki ‘’Bana bir harf öğretenin kırk yıl
kölesi olurum.’’ Diye düşünen insanlar kadar öğretmenleri anlamak zor olabilir. Peki dışarıdan fark edilemeyen ancak öğretmenlerin
gözlüğü ile görülebilen gerçekler nelerdir? Öğretmenler hakkındaki yanlış inanışlardan
bazılarını sıralamak istiyorum:
-
Öğretmenlik
az çalışılıp çok kazanılan bir meslek değildir.
Halk arasında bu şekilde yaygın bir inanış vardır. Öğretmenlerin günlük en
fazla 5-6 saat çalıştığı oysa diğer memurların 8 saat çalıştığı düşünülür.
Öğretmenlerin kurumlarında günlük ortalama 5-6 saat çalıştıkları doğrudur.
Fakat öğretmenlerimizin mesai dışında da en az kurumlarında çalıştıkları kadar
belki daha fazla çalıştıklarını unutmamak gerekir. Çünkü öğretmenler yazılıları
evde okurlar, öğrencilere verecekleri ödevleri evde hazırlarlar, notları
sisteme evde girerler. Bu şekilde öğretmenlerin evde yaptıkları çalışmaların
haddi hesabı yoktur. Hal böyleyken öğretmenleri sadece kurumlarında
çalıştıkları süre ile değerlendirmek yanlış olmaktadır.
-
Öğretmenlere
not verme çalışmaları öğretmenler adına incitici olmaktadır.
Öğretmen performansını değerlendirmek için zaman zaman gündeme gelen ve daha
sonra vaz geçilen performans değerlendirme çalışmaları öğretmenleri
incitmektedir. Çünkü öğretmenlerimize alanında uzmanlığı olmayan veli, öğrenci
vb. gibi paydaşların not vermesi öğretmenleri ciddi manada kırmaktadır. Bana
göre öğretmene not vermek doktoru ameliyat etmek gibidir.
-
Öğretmenlerin
üç ay tatil yaptığı doğru değildir. Halkımız arasında
öğretmenlerin üç ay tatil yaptığı inanışı mevcuttur. Halbuki öğretmenlerimizin
iki ay tatili vardır. Yaklaşık bir ay da mesleki çalışmaları vardır. Bu konuyu
tam bilmeyen insanlar öğretmenlerin üç ay tatil yapıp üstüne üstlük de maaş
aldıklarını düşünmektedirler.
- Öğretmenlik
boş boş oturulup maaş alınan bir meslek değildir.
Halk arasındaki yaygın inanışlardan birisi de budur. Öğretmenlerin boş oturup
maaş aldıkları düşünülür. Oysa öğretmenlerin 3-4 saatte canları çıkmakta, ders
anlatacak mecalleri kalmamaktadır. Çünkü çocuklara bir şey öğretmenin sonu
yoktur. Sürekli bilgiye aç olan öğrencilere devamlı olarak bir şeyler öğretmeye
çalışmak öğretmenleri çok yormaktadır. Yapılan araştırmalar en fazla
tükenmişlik yaşayan meslek gruplarından birisinin öğretmenlik mesleği olduğunu
göstermektedir. Zaten gün sonunda öğretmenlerin beden dillerini dikkatli
gözlemleyen her insan onların yaşadığı tükenmişlik hissini anlayabilir.
-
Sürekli
olarak öğretmenlere odaklanmak öğretmenlerimizi üzmektedir. Ülkemizde
tamamını öğretmenlerimizin yetiştirdiği diğer meslek gruplarının dünya ülkeleri
ile rekabet edecek kadar başarılı olduğu gibi bir kanaat mevcutken devamlı
olarak öğretmenlerin yetersiz olduğunu iddia eden söylemler öğretmenlerimizi
üzen davranışlardandır. Öğretmenlerimizin de en az diğer tüm meslek grupları
kadar başarılı olduklarını varsayarak işe başlayabilmeliyiz.
Görüldüğü gibi öğretmenlik mesleği hakkında fazlaca
yanlış inanış mevcuttur. Yazımızı çok fazla uzatmamak için bazı yanlış
anlayışları başka bir yazıya bıraktım. Bu yazı da bu konuda bir fikir verebilir
diye düşünüyorum. Ancak şurası bir gerçek ki, Öğretmeni anlamadan eğitimde sıçrama yapamayız. Sözünü her ferdin
zihnine kazımak faydalı olacaktır.
Görseller: https://unsplash.com/
Öğretmeni Anlamadan Eğitimde Sıçrama Yapamayız
Reviewed by EĞİTİM PINARI
on
Ekim 28, 2019
Rating:
Çok güzel bir yazı. Ellerinize sağlık.^^
YanıtlaSilÇok teşekkürler Hatice Hanım, sizin gibi değerli eğitimcilerin yazımı beğenmesi doğrusu beni çok mutlu ediyor. İyi ki varsınız...:)
Sil