Eğitimde Nitelik mi Nicelik mi?

Eğitimde Nitelik mi Nicelik mi?

Eğitim sisteminde nitelik mi önemli yoksa nicelik mi? sorusu önemli tartışma konularından birisidir. Gerçekten de eğitim sisteminde rakamlar mı önemli yoksa kalite mi? Konusu üzerinde kafa yorsak iyi olacaktır.

Ülkemizin eğitim sistemini baştan aşağı gözden geçirdiği bir dönemi yaşamaktayız. Yeni Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk, eğitim öğretime çok farklı bir bakış açısı ile yaklaşmaktadır. Böyle bir zaman da tüm eğitimcilerin beyin fırtınası yapmasında fayda vardır.

Düz bir mantıkla baktığımızda herkes gibi biz de eğitim sisteminde nicelik çok önemlidir diye düşünebiliriz çünkü mantıklı olan da budur. Yani çocuklarımıza ne kadar çok ders verirsek o oranda başarılı olacaklarını bekleyebiliriz.

Klasik bakış açısı bu şekilde olmasına rağmen Dünya üzerindeki farklı uygulamalar bildiklerimizi yeniden düşünmemizi gerektiriyor. Mesela Güney Kore’de bir öğrenci bir günde yaklaşık 16 saat ders görürken; uluslar arası bilim yarışmalarında her zaman ilk sıralarda yer alan Finlandiya öğrencilerine günde ortalama 3-5 saat ders vermektedir. Ülkemiz ise ilköğretimde yaklaşık 6, ortaöğretimde 8 saat ders vermektedir.

Bu sonuçlara baktığımızda Finlandiya’dan başarılı olmamız beklenebilir ancak böyle bir şeyin olmadığına hep birlikte şahit oluyoruz. Aynı zamanda Finlandiya ve Güney Kore örnekleri eğitimde nitelik mi önemli, nicelik mi sorusu hakkında da sanırım bir fikir vermektedir.

Kültürümüzde ‘’Yarım yamalak’’ diye bir tabir vardır. Bir işi hakkıyla yapmayan insanlara söylenir. Gerektiği gibi yapılmayan işin insanların nazarında çok bir anlamı olmadığı gibi yapılan işe karşı da insanların bir teveccühü olmaz. Doğru olan yaptığımız işi dört dörtlük yapmaktır.

Benjamin Bloom’da tam öğrenme modelinde birçok konuyu kısmen öğrenmektense daha az konuyu tam öğrenmenin insanlar için daha faydalı olacağını vurgulamaktadır. İnancımıza göre ise; Müslüman yaptığı işi tam ve eksiksiz yapmalıdır.

Eğitim öğretimde sıçrama yapma beklentisi ile zaman zaman çocuklarımızı ders yükü altında ezdiğimiz de görülmektedir ancak şunu da unutmayalım ki, çocuklarımıza vermeye çalıştığımız dersin yoğunluğu onların eğitim öğretim etkinliklerinden tiksinmelerine, derslerden soğumalarına neden olacaksa o durumda eğitim öğretimde niceliğin hiçbir önemi kalmamaktadır.

Bu fikirleri göz önünde bulundurduğumuzda gerektiği gibi ve tam olarak yapıldığında bazen az, çoktan da etkili olabilir diye düşünsek galiba yanılmış olmayız.

Görseller: https://unsplash.com/